Battlefleet Gothic: Armada 2 uzun bir süreden beri beklediğim bir oyundu. İlk oyunu da aynı heves ile beklemiş ve oynamıştım ancak detay seviyesi beni kısa sürede ilk oyundan soğutmuştu. İkinci oyuna da ilk başta ön yargı ile başladım ancak görünüşe göre Tindalos Interactive bu süreçte kendilerini geliştirmeyi başarmışlar.
Yeni oyun hikâye olarak güncel olayları işliyor. Eğer Warhammer 40k evrenini takip ediyorsanız Dark Imperium dönemine girdiğimizi biliyorsunuzdur. Ancak bilmeyenler için kısaca anlatayım. Cadia sektörü bildiğimiz üzere İmparatorluluğun Eye of Terror’dan çıkan Chaos kuvvetlerine karşı ilk ve en güçlü savunma noktası.

13. Kara Sefer ile Başlayan Olaylar
Abaddon 13. Kara Seferinde (Black Crusade) şimdiye kadar görülmüş en büyük filo ile saldırısını yaptı. Hatta Will of Eternity adındaki Blackstone Fortress dahi bu savaşa katıldı. Battlefleet Gothic: Armada 2 bu noktada bizi oyuna sokuyor. İlk bir kaç kısa görev hem oyuna alıştırıyor hem de Cadia’nın düşüşüne tanık oluyoruz. Ardından oyunun bize sunduğu senaryolara girebiliyoruz.

İlk olarak İmparatorluk kuvvetleri ile oynayabiliyoruz. Burada tanıdık bir isim göze çarpıyor. Birinci oyundaki Amiral Spire, Warp içinde kaybolarak 800 yıl sonra Cadia’ya geliyor. Amiral Spire ile oynarken sadece İmparatorluk gemileri değil Space Marine ve Mechanicum gemilerini de filomuza katabiliyoruz.
Bu benim en çok hoşuma giden kısım oldu. Her bir seçeneğin altında detaylandırılmış bir başka seçim sunuluyor. Örneğin Space Marine filosu kurmak istersek 9 Chapter’dan birini seçebiliyoruz. Her gemi için 2 farklı kaptan arasından seçim yapıyoruz. Aynısı Mechanicum içinde geçerli, farklı gezegenlerden gelen filolar oluşturabiliriz.

İlk oyunda beni yoran detay seviyesi bu sefer biraz olsun kısılmış. Seviye atladığımız zaman seçebildiğimiz yeni yetenekler tüm filomuzu etkiliyor. Tek tek her gemi ile uğraşmıyoruz. Savaş kısmında bana daha kolaylaştırılmış hissiyatını verdi. İlk oyunu oynarken tam olarak olayların kontrol bende değilmiş gibiydi ancak bu sefer bu sorunu yaşamadım.
Battlefleet Gothic, İmparatorluk, Necron ve Tyranidler
Bu sefer 3 farklı senaryo ile oynayabiliyoruz. İlki yukarıda bahsettiğim, diğer ikisinde ise Necron ve Tyranid olarak oynayabiliyoruz. Her iki tarafta Battlefleet Gothic serisine yeni eklendiler. Tyranid senaryosunda hikâye anlatımı etkilenen tarafların gözünden sunuluyor. Necron senaryosunda Kephrekh the Unbroken’ın sağ kolu olan Amarkun the Gatherer olarak oynuyoruz. Sentinel Worlds bölgesinde yeni uyanan bir hanedanlık olarak 13. Kara Sefer ile çalkalanan galakside diğer gezegenlerde uyuyan Necronları uyandırıyoruz.

Dark Imperium, Warhammer 40k evrenine tam anlamı ile yeni bir can kattı diyebilirim. Tüm galaksiyi etkileyen bu olay evrene hareketlilik getirdi. Bu güncel olaylar içerisinde bir oyun oynamak benim gibi bir 40k severi olarak kaçırılmayacak bir fırsat. İlk oyunda kısmen hüsran ile karşılaştığım düşünülürse ikinci oyun tam anlamı ile bana hitap etmiş diyebilirim.
Ayrıca Tindalos Interactive bu yıl içerisinde yeni bir senaryo daha çıkarma planlarından bahsetti. Bu süğreçte yeni oyun modları ve yeni gemi tipleri de oyuna eklenecek. Kısacası oyunu mümkün olduğunca canlı tutmaya özen gösteriyorlar.
Battlefleet Gothic: Armada 2 denememiz için bizlere fırsat sunan Kinguin.net‘e teşekkür ederiz. Bizler gibi Warhammer 40k evrenini ve oyunlarını seviyorsanız buradan oyunu edinebilirsiniz.