Fallout 76 ilk açıklandığında bütün Fallout severler gibi heyecanlandık, umutlandık. Fakat karşımıza çıkan oyuna malesef Fallout yazmaya elimiz varmıyor. Karşımıza çıkan oyun için Fallout ile hayatta kalma tarzı bir oyun arasında kalmış diyebiliriz.
Fallout 76’nın Beta sürecinin başlamasıyla birlikte kötü haberler gelmeye başladı. Oyunun silinme hatası, karakterlerimizin sebepsiz yere silinmesi ve bir çok oyunu etkileyen hata hevesimizi köreltmiş olsa da Beta sürecinin bitiminde oyunun düzelme olasılığı bizlerin Fallout 76’yı aynı heyecanla beklemesine sebep oldu.
Ne yazık ki oyun çıkışını yaptığı andan itibaren oyuncuları hayal kırıklığına uğratmaya devam etti. 51 gb’lik büyük yamanın ardından düzelmesini umduğumuz hataların yerini yenisinin almasına rağmen bir Fallout sever olarak vazgeçmedik.
Elbette oyunun iyi yönleri olduğunu da belirtmek istiyoruz. Fakat yine de elimizdekine tam anlamıyla Fallout oyunu yazmak açıkçası içimizden gelmiyor.
Vault 76 ve Sakinleri
Görevimiz ilk kapısı açılan Vault olan 76’dan çıkarak Nükleer yıkımdan arta kalan hayatla yeni bir başlangıç yapmak. Elbette yüzeysel bir ana görev bizi Fallout oyunu hissinden hemen uzaklaştırıyor. Ayrıca Fallout evreninde hayatta kalmaya çalışmak ve diğer oyuncularla etkileşime geçme yetersizliği ilk andan itibaren ağırlığını hissettiriyor.
Fallout 76’nın yıkıma uğradığı an burada başlıyor demek oldukça mümkün. Çünkü karşımıza çıkan hayatta kalma zorluğu, oyunu hayatta kalma oyunlarından uzaklaştırırken hikayesel eksikliği de Fallout oyunu olmaktan bir o kadar uzaklaştırıyor.
Elbette Fallout 4’de hoşumuza giden görsellik Vault 76’dan çıktığımız an itibarıyla bizleri beklese de oyun bizlere belki de savaşın ardından sadece 25 yıl geçmiş bir ortam sunmaya çalıştığı için nükleer felaket atlatmış hissi veremiyor.
Bethesda’nın Batı Virjinya’da karşımıza çıkan diğer insanların sizinle birlikte aynı sunucuda oynayan oyuncular olacak olması fikri, bizleri etkileniş olsa da uygulamada yalnızlık hissine sebep oluyor. İlk görevlerin sadece Holo kayıtlar üzerinden yürümesi ise yalnızlık hissini gittikçe arttırıyor.
