Ana sayfa Oyun İnceleme For the King İncelemesi: Her şey Kralımız İçin!

For the King İncelemesi: Her şey Kralımız İçin!

1958
0
PAYLAŞ

Ahoy! Naber?
Al kahveni gel yanıma, bu sefer For the King adında güzel bir oyun ile baş başayız. Karşımızda bize eskinin tadını, yeninin adını, küçüklüğümüzün masalsı diyarlarını hatırlatacak ve hiç hafife alınmayacak bir oyun var. Oyunun yapımcısı “IronOak Games” 2014 yılında senin, benim gibi 3 kafadarın bir araya gelmesiyle kurulmuş. Amaçları klasik eski tarz oyun mekaniklerini, yeni nesil grafik ve tasarımla buluşturarak ortaya güzel bir şeyler çıkarmak olduğunu savunmaktadırlar. O zaman bakalım nasıl bir iş çıkarmışlar;

Hikayemizin ana senaryosu uzak diyarlar da ki vatanımızın sevgili kralı ölmesi ve bununla birlikte kaosun bütün topraklara yayılması ile başlıyor. Her şeyi yoluna koyması gereken bizler çekicimizi, yayımızı, asamızı alarak yola koyuluyoruz. Evet hikâye ilk başta ne kadar klişe başlasa da oyunun ilerleyen zamanlar da iyice dallanıp budaklanıyor ve daha da bizi içine çekiyor. Yine de bir Baldur’s Gate, Icewind Dale, Divinity oyunu senaryosu beklememekte fayda var.

Oyun içinde 3 farklı senaryo var ve her senaryo farklı bir hikâye sunuyor. Yapımcıların dediğine göre bu senaryolara ileride daha çok eklentiler gelecekmiş. Oyunumuz da o kadar çocuksu ve tatlı bir atmosfer var ki, adeta bu durum oturduğumuz yerden gökkuşağı saçmamıza sebep oluyor. Pastel renkler çok güzel kullanılmış, grafikler çok canlı ve sıcak duruyor. Kafanızı patlatmak isteyen o ponçik yaratıkların yanaklarını sıkmak istiyor, ölsek bile kızamıyorsunuz. Bu durum cidden oyun ile çok tezat bir hava oluşturuyor ve yer yer gülmenizi sağlıyor. Oyun içinde grafik olarak dikkatimi çeken bir diğer nokta, yaptığınız saldırıların karakterler üzerindeki etkisini görebiliyoruz. Birisini yaktığımız zaman alev alıyor, ya da yay ile saldırıyorsak okların yaratığın üzerinde biriktiğini görebiliyorsunuz.

Müzik ve sesler için çok fazla bir şey söyleyemeyeceğim, çok vasat olmamakla beraber bizi çok uç noktalara da çıkaramıyor. Vasat bir fantastik kurgu müziği ile birlikte oyun içi seslendirmeler kıvamında olmuş. Keşke bir tık (o tık önemli) daha seslendirmeler iyi olsaydı. Bir zaman sonra her şey birbirini çok tekrarlıyor. Bunca zamandır grafikler ve sesler hakkında konuşuyoruz işte şimdi oyunun parladığı yere geldik.

Detaylar Önemli

Oynanabilirlik olarak oyun da çok fazla detay var… Dodge mu aldık, armor mu aldık, resist mi kastık, gelen bu eşya özellikleri üstümüzdekinden daha mı iyi, şu yaratıklara girsem acaba hayatta kalır mıyız, burada gitmeden önce kamp mı yapsak vb. gibi şeyleri düşünmekten oyunda her şeye hâkim olduğunuzu hissediyoruz. Bu öğelerle birlikte oyun da bulunan RNG “şans faktörü” bizi tamamen yerle bir de edebilirken, umutsuz bir savaştan galip de çıkarabiliyor. Bu RNG faktörünü azıcık olsa da elemek için oyuna “Focus” denilen bir enerji birimi koymuşlar. Focus puanlarımızı harcayarak bu RNG faktörünü biraz daha olsun lehimize çevirebiliyoruz. Bu tarz sistemin “Darkest Dungeon” oynayanlara daha bir aşina geleceğini düşünüyorum, sadece dünya onun ki kadar karanlık değil.

Oyuna “Lore Shop” denilen bir etken konulmuş. Bu olay oyun için de kestiğimiz Boss, çözdüğümüz bir gizem, ya da tamamladığımız bir Dungeon sonunda Lore puanı olarak veriliyor. Bu Lore puanları ile birlikte dükkâna girip bir sonra ki oyuna entegre olacak şekilde bir şeyler alabiliyoruz ve bu şekilde oyunumuzu bir nebze olsun kolaylaştırabiliyoruz. Bu etken oyunu öldüğümüz takdirde baştan oynama potansiyelini ortaya çıkarmış ki, dükkân da cidden çok güzel şeyler var. Bir diğer eğlence unsuru ise oyunu 3 kişiye kadar arkadaşlarınızla CO-OP beraber oynayabilmemiz. Her karakteri bir kişi yönetiyor ve bu şekilde maceradan maceraya atılabiliyoruz.

For the King’i birkaç cümle ile özetlersek hoş bir tasarım, sıcacık renkler, eski tarz masa üstü sistemi ve hata affetmeyen ölümcül bir oynanış olarak tanımlayabiliriz. Burada ne kadar tanımlamayı basite indirsek de oyun içi detaylar ve içerik olarak birçok “AAA” oyununu katlayıp sol da sıfır bırakabileceğinden emin olabilirsiniz. Hadi iyi oyunlar…

GENEL DEĞERLENDİRME
Grafik
Ses
Oynanabilirlik
PAYLAŞ
Önceki makaleShadow of the Tomb Raider Fragmanı Sızdırıldı
Sonraki makaleFortnite Bir Yılda Ne Kadar Büyüdü?
90'ların ortasında Amiga 500 ile başlayan oyun macerası, hala ilk gün ki gibi devam etmektedir. En büyük hobisi olan oyun oynamayı hayatından atamayan bu arkadaşınız, büyüyünce oyun oynamayı bırakırsın diyen kişilere karşı inatla, dimdik ayakta durmaktadır.

BİR CEVAP BIRAK

Please enter your comment!
Please enter your name here