Ana sayfa Oyun İnceleme The Outer Worlds İncelemesi | Şirket Her Zaman Haklıdır

The Outer Worlds İncelemesi | Şirket Her Zaman Haklıdır

449
0
PAYLAŞ
The Outer Worlds
The Outer Worlds

The Outer Worlds, geliştirici ekip göz önüne alındığı zaman kötü çıkmasını beklemediğimiz bir oyundu. Geçtiğimiz yılın Game Awards töreninde ilk kez resmi olarak duyurulan oyunun iyi çıkmasını bekliyorduk, ancak bu kadar iyi çıkmasını beklemiyorduk. Obsidian Entertainment geçmişine baktığımız zaman Pillars of Eternity, Knights of the Old Republic II gibi kaliteli yapımlar ile karşılaşıyoruz.

Ancak asıl nokta Tim Cain ve Leonard Boyarsky isimleri yatıyor. Çünkü bu iki isim Fallout serisini yaratan isimler. Durum böyle olunca oyunu oynarken ciddi bir Fallout hissiyatı yaşıyorsunuz. Peki nedir The Outer Worlds? Oyuna Hope isimli bir koloni gemisinde başlıyoruz. Siz bu gemi ile hedefine gitmek üzere yola çıkmış bir kolonicisiniz. Ancak gemi hedefine asla varamıyor ve 10 yıl sonra uyandırılmanız gerekirken 100 yıl sonra uyandırılıyorsunuz. Üstelik Hope gemisi artık bir şehir efsanesi olmuş.

Halcyon Holdings Corporation

Oyunda Halcyon yıldız sistemindeyiz. Halcyon Holdings Corporation adındaki şirketin kontrolünde olan kolonilerin durumu ise vahim. 10 şirketin bir arada gelerek kurduğu bu birliktelik en iyi ifade ile berbat bir durumda. Her gittiğiniz gezegende bunun etkilerini görebiliyorsunuz. Kötü giden terraforming projeleri, tek tip beslenme (saltuna) yüzünden hastalığın kırıp geçirdiği şehirler derken işleri yoluna koymak bize kalıyor.

Bu noktada oyunun hikâye anlatımı devreye giriyor. Karşınıza çıkan insanlara yardım edip etmemek tamamen sizin tercihinize kalmış. Oyunda net bir doğru ve yanlış kavramı yok. Çoğu seçim aradaki gri bölgede kalıyor. Fakat en sevdiğim kısım en sonunda herkesin yararına olacak tercihleri yapabiliyor olmanız. Tabi bu seçim noktasına gelmek için bol miktarda yan görev yapmak ve bol bol dil dökmek gerekiyor.

Her iki rol yapma oyununda olduğu gibi maceramız boyunca karşımıza bize katılmak isteyen NPC’ler çıkıyor. Her biri eğer öğrenmek isterseniz son derece detaylı arka plan hikâyelerine sahip. Her karakter için yapabileceğiniz yan görevler de bulunmakta. Bu görevleri bitirmek ise tamamen size kalmış. Herhangi bir şekilde oyun içinde ekstra yetenek veya ekstrası yok, sadece tecrübe puanı kazanıyorsunuz. Fakat bu görevler, yapması son derece keyifli olmuş.

Fallout 3’ten The Outer Worlds’e

Savaş sistemine gelecek olursak, Fallout 3’te ilk olarak karşılaştığımız VATS sistemine benzer bir sistem bizi karşılıyor. Yazının başında belirttiğim geç uyandırılmanın bir sonucu olarak dünyayı yavaşlatabiliyoruz. Tactical Time Dilation adı verilen bu sistemde aslında karakterimiz olayları daha hızlı algılayıp çok daha hızlı tepki veriyor. Bu modda yaptığımız atışların ekstra sonuçları oluyor. Kafadan yapılan atışlar hedefi kör bırakırken, bacaklarını vurduğumuz zaman yavaşlıyorlar.

The Outer Worlds, silah ve ekipman konusunda da zengin bir içeriğe sahip. Özellikle modifiye ederek silahı bambaşka bir hale getirebiliyoruz. Silah ve zırhların seviyelerini yükseltebilip daha etkili hale getiriyor, mod ekleyerek ekstra özellikler katabiliyorsunuz. Bu noktada tek eleştirim belki de görsel olarak daha fazla çeşit olmaması olabilir.

Sonuç olarak baktığımız zaman The Outer Worlds, bu sene içinde çıkan rol yapma oyunlar içerisinde en iyilerinden biri diyebilirim. Özellikle inceleme puanlarına bakıldığında bunun genel bir görüş olduğu da söylenebilir. Tabi bazı kesimler bu puanların Bethesda ve Fallout 76 hayal kırıklığı üzerine yanlı olarak verildiğini savunuyor olsa da şahsen The Outer Worlds’ün kaliteli bir yapım olduğunun ve bu puanları hak ettiğini düşünüyorum.

BİR CEVAP BIRAK

Please enter your comment!
Please enter your name here